SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU MEVAKİTİS-SALAT

<< 319 >>

باب: الصلوات الخمس كفارة.

6. Beş Vakit Namazın Keffâret Oluşu

 

حدثنا إبراهيم بن حمزة قال: حدثني ابن أبي حازم والدراوردي، عن يزيد، عن محمد بن إبراهيم، عن أبي سلمة بن عبد الرحمن، عن أبي هريرة:

 أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (أرأيتم لو أن نهرا بباب أحدكم، يغتسل فيه كل يوم خمسا، ما تقول: ذلك يبقي من درنه). قالوا: لا يبقى من درنه شيئا، قال: (فذلك مثل الصلوات الخمس، يمحو الله بها الخطايا).

 

[-528-] Ebu Hureyre r.a.'den şöyle nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Siz'den birinizin kapısının önünden günde beş kez yıkandığı bir nehir aksa, ne dersiniz bu yıkanma onun üzerinde bir kir bırakır mı?" diye sordu. Ashâb-ı kiram, "Kir'den eser bırakmaz" diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Beş vakit namaz da böyledir. Onlar sayesinde Allah, günahları siler."

 

 

Diğer tahric: Tirmizi Emsal; Müslim, Mesacid

 

AÇIKLAMA:     (bir kir) Hadiste geçen  "kir" anlamına gelir. Bazı vücutlarda oluşan sivilceyi andıran küçük noktalara da denir. Tîbî şöyle demiştir: "Bu hadiste, günahların silinmesi konusunda mübağalalı bir anlatım söz konusudur. Çünkü, ashâb-ı kiram cevap verirken 'hayır' demekle yetinmek yerine Nebi s.a.v. sözünü te'kit etmek için cümleyi tekrar etmişlerdir." Ibnu'l-Arabî de şöyle demiştir: "Allah Resûlü'nün getirdiği misal Şöyle izah edilir: İnsanın elbisesi ve bedeni duyu organlarıyla algılanan kirlerle, kirlenir. Bolca su dökülünce bunlar temizlenir. Bunun gibi namazlar da, günah kirlerinden insanı arındırır. Bütün günahları yok eder."

 

Hadisten ilk bakışta akla gelen manaya göre, namazların günahlara keffâret olmasından maksat, büyük küçük bütün günahları yok etmesidir. An­cak İbn Battal şöyle demiştir: "Bu hadiste, sadece küçük günahların silindiği kasdedilmiştir. Çünkü Nebi s.a.v. günahları vücutta çı­kan ve sivilceyi andıran küçük noktalara benzetmiştir. Bu da, çıban ve sivilce ile vücuttan atılan diğer şeylere nispetle küçüktür." Bu yorum geçerliliği .... sözcüğünün vücutta oluşan küçük noktalar şeklinde anlaşılmasına bağlıdır. Oysa zahir olan, bu lafzın anlamına kullanılmış olmasıdır. Çünkü kir, yıkanma ve temizlenmeye uygundur. Nitekim, Ebu Saîd el-Hudrî hadisinde sarih bir şekilde bu durum belirtilmiştir. Söz konusu rivayet, Bezzâr ve Taberânî tarafından Atâ İbn Yesâr kanalıyla iyi bir senetle nakledilmiştir. Buna göre Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir: Allah Resûlü'nün şöyle buyur­duğunu İşittim: "Ne dersiniz? Sizden birinin bir çalışma yeri olsa, eviyle işi arasında beş nehir bulunsa, işine gidip dilediği kadar çalışsa, bu arada üzerine kir ve ter bulaşsa, geri dönerken her nehirde bir kez yıkansa (kirden, terden eser kalır mı?)"

 

Buna dayanarak Kurtubî şöyle demiştir: "Bu hadisin zahirinden, tek başına beş vakit namazın bütün günahlara keffâret olduğu anlaşılır. Ancak bu mana, problem teşkil eder. Çünkü İmam Müslim bu rivayetten önce, Ala'nın babası kanalıyla Ebu Hureyre'den merfû' olarak şu hadisi nakletmiştir: "Büyük günah işlemediğin sürece bes vakit namaz, her iki namaz arasında işlenen günahlara kefaret olur." Bu hadisteki ifade mukayyeddir şartlıdır. Başka rivayetlerdeki mutlak hadisler buna bağlı olarak anlaşılır.

 

Bu konuda Cabir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Kuteybe Bekir b. Mudar el Kureyşî vasıtasıyla İbn’ül Hâd’den bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etti.

 

باب: تضييع الصلاة عن وقتها.

7. Namazın Vaktini Geçirmek

 

حدثنا موسى بن إسماعيل قال: حدثنا مهدي، عن غيلان، عن أنس قال: ما أعرف شيئا مما كان على عهد النبي صلى الله عليه وسلم. قيل: الصلاة؟ قال: أليس ضعيتم ما ضعيتم فيها.

 

[-529-] Enes İbn Mâlik (r.a.): "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem. döneminde yapılan uygulamaların hiç biri kalmadı" demiştir. Etrafındakiler "Ya namaz?" diye sorunca şöyle cevap vermiştir: "Namazla da oynamadınız mı!"

 

 

حدثنا عمرو بن زرارة قال: أخبرنا عبد الواحد بن واصل، أبو عبيدة الحداد، عن عثمان بن أبي رواد، أخي عبد العزيز، قال: سمعت الزهري يقول: دخلت على أنس بن مالك بدمشق، وهو يبكي، فقلت: ما يبكيك؟ فقال: لا أعرف شيئا مما أدركت إلا هذه الصلاة، وهذه الصلاة قد ضعيت.وقال بكر: حدثنا محمد بن بكر البرستاني: أخبرنا عثمان بن أبي رواد، نحوه.

 

[-530-] Abdulaziz'in kardeşi Osman İbn Ebî Ravvad'dan şöyle nakledilmiştir: "Zührî'nin şöyle dediğini işittim: Şam'da bulunduğu bir sırada Enes İbn Mâlik'in yanına gittim. O esnada ağlıyordu. 'Neden ağlıyorsun?' diye sordum. O da şöyle cevap verdi: Benim yetiştiğim dönemde şu namaz dışında bir şey kalmamıştı. Şimdi bakıyorum o da yozlaştırıldı."

 

 

AÇIKLAMA:     (Ya namaz?) Enes'in etrafında bulunan Müslümanlar, namazın Hz. Pey­gamber döneminde olduğu gibi kılındığını söyleyerek, onun bu genellemesinin doğru olamayacağını ifade etmişlerdir. Enes de, Müslü­manların vakitleri konusunda oynama yaparak namazı bile değiştirdiklerini söylemiştir.

 

(Şam'da iken) Enes'in Şam'a gelmesi, Haccâc'ın Irak valisi olduğu dö­nemde gerçekleşmiştir. Buraya, onu halife Velîd İbn Abdiimelik'e şikayet için gelmişti.

 

(Benim yetiştiğim dönemde) Enes bu ifadesiyle, Hz, Peygamber  dönemini kasdediyor.

 

(şu namaz dışında) Bu ifadesiyle, namaz dışında Nebi s.a.v. döneminde yapıldığı şekilde sürdürülen bir ibadetin kalmadığını ifade etmek istemiştir.

 

{Şimdi bakıyorum o da yozlaştırıldı) Mühelleb şöyle demiştir: "Namazın yozlaştırmasından maksat, müstehap olan vaktinden geciktirilerek kılınması­dır. Yoksa vaktini tamamen geçirmek kasdedilmemiştir." Bir çok âlim de, onun bu görüşüne katılmıştır. Bu rivayet hem konu başlığıyla uyum içinde değildir, hem de vakıaya terstir.

 

Sahih senetle nakledilen rivayetlere göre Haccâc ile bağlı olduğu halife Velîd ve Emevîlerden daha başka kimseler namazları vakitlerinden sonraya bırakırlardı. Bu konuda çok meşhur rivayetler vardır. Bunlardan biri Abdür-rezzâk'ın İbn Cüreyc kanalıyla Atâ'dan yaptığı şu rivayettir: "Velîd, akşam olun­caya kadar Cuma namazını geciktirdi. (Camiye) geldim ve oturmadan önce öğle namazını kıldım. Daha sonra, oturduğum yerde İma ile ikindi namazını kıldım. Bu esnada o, hutbe okuyordu." Ata öldürülmekten korktuğu için ikindi namazını oturarak kılmıştır. Bir diğer rivayet ise, Buhârî'nin hocası Ebu Nuaym'ın "Kitâbu's-salât'ta Ebu Bekir İbn Utbe'den naklettiği şu haberdir: "Ebu Cuhayfe'nin yanında namaz kıldım. Haccâc namazı akşama kadar geciktirdi. Bunun üzerine Ebu Cuhayfe kalkıp namaz kıldı." İbn Âmir kanalıyla nakledilen rivayete göre ise o, Haccâc ile birlikte namazı kılarmış. Haccâc namazı gecik­tirmeye başlayınca, böyle yapmaktan uzak durmuştur."

 

Önemli Açıklama: Enes'in bu genellemesi, sadece Şam ve Basra'daki yöneticiler hakkında geçerlidir. Nitekim bu kitapta ileriki bölümlerde geleceği üzere Enes İbn Mâlik Medine'ye geldiği zaman "Şu safları düz tutmamanız dışında, hiçbir davranışı­nızı yadırgamıyorum" demiştir. Çünkü o dönemde, Ömer İbn Abdülaziz Me­dine valisi idi. Önceleri o da Emevi hanedanı mensupları gibi davranıyordu. Nihayet Urve, Beşir İbn Ebî Mes'ud ve onun babası kanalıyla namaz vakitlerini gösteren nassı ona haber verince, namaz vakitlerine riayet eder oldu. Nitekim bu konuya bu bölümün başlarında işaret etmiştik. Ancak buna rağmen Ömer Ibn Abdülaziz de, onlar gibi öğle namazını geciktirerek kılıyordu. Enes İbn Mâ­lik buna da itiraz etmiştir. Nitekim Ebu Ümâme İbn Sehl'in ondan rivayet ettiği hadiste bu durum görülmektedir.